@Ramazanda siyahi bir mahallede çalışmak
Bu Ramazan daha önceki Ramazan tecrübelerimi düşünürken, benim için en farklı Ramazan tecrübelerinden biri olan Chicago’da geçirdiğim Ramazan tecrübesini hatırladım. O yaz IMAN Central`da staj için Güney Chicago’ daydım. Güney Chicago Amerika’nın suç oranı en yüksek yerlerinden biri. IMAN Central açılımı Inner-City Muslim Action Network, Filistin asıllı bir Amerikalı olan Rami Nashashibi tarafından kurulun bir STK. En büyük özelliği bölgedeki en kapsamlı STK olması. Çalışmaları arasında bölgedeki insanlara ücretsiz psikolojik destek vermekten, hapisten çıkan mahkumları topluma geri kazandırmaya, suça meyilli gençlerle ilgilenmekten toplum sağlığı ve gıda adaletine kadar birçok mesele var. O dönemde şehir çalışmalarıyla bir hayli yakından ilgilendiği neden, bütün şehir sorunlarına kapsamlı bir şekilde eğilen bir STK da çalışmak ve yakından tecrübe etmek istemiştim. Ben de gıda adaleti çalışmaları dahilinde yürütülen “Refresh the Hood” (Mahalleye tazelik getir) çalışmada yer aldım. Önce Amerika’daki getto mahallelerindeki gıda sorunundan bahsetmeliyim sanırım. Amerika’da siyahilerin ve Latino denilen Latin Amerika’dan gelen göçmenlerin yaşadığı gettolarda “food desert” ( yemek olmayan çöl) mefhumu oldukça yaygın.
Peki yemek olmayan çöl (food desert) ne demek?
Adından da anlaşılacağı gibi çöl kuraklık ihtiva eder. Burada özellikle yemeğin vurgulanmasının sebebi Amerika gibi çok gelişmiş bir ülkede, insanların yemeğe erişimi olmaması. Resmi olarak food deşert bir kilometre mesafede süpermarket bulunmaması demek. Peki neden süpermarket = yemek? Amerika’daki gıda işletmelerine baktığımız zaman en büyük aktörler süpermarketler ve sonrasında Corner Store (tekel bayii gibi düşünebiliriz) olarak karşımıza çıkıyor. Bizdeki semt pazarlarının muadilleri pek fazla yok — en azından Güney Chicago’da. Corner Store’larda ise daha çok fast-food türü yiyecekler mevcut. Çocukların ellerinde litrelik kolaları öğle yemeği niyetini içtiklerini görebiliyorsunuz. Peki neden buralarda süpermarketler yok? Müsebbibi “white flight” yani ırkçılık, fırsatçılık ve köleliğin hikayesi.
Beyaz kaçış (white flight) nedir ?
1960`lara gelindiğinde Amerika’da Siyahilere karşı uygulanan yasal* ayrımcılıklar büyük ölçüde kalkmıştır. Siyahiler sanayileşmiş şehir merkezlerinde iş bulma umuduyla kent merkezlerine göç ederler. Zaten ne olduysa bu ara olur. Yüzyıllarca, toplumsal hafızada ‘suçla’ ve ‘tembellikle’ eşleştirilen siyahilerin şehre gelmesi üzerine, fırsatçı emlakçılar çoğunlukla Doğu Avrupa’dan gelmiş olan orta ve işçi sınıfı beyazları korkutarak evlerini ucuz fiyata satın alırlar. Burada korkutmaktan kasıt evlerinin fiyatının düşme korkusu.(Siyahiler bir bölgeye gelince ev fiyatları düşüyor). Ev fiyatlarının süper marketlerle alakası ne pekiyi? Beyazlar şehir merkezlerini terk ettiğinde beraberinde esnaflar da onları takip ediyorlar. Çünkü siyahiler bir bölgeye geldiklerinde artık bölgedeki satın alma gücüne dair bir algı oluşuyor. Çoğu zaman verilere değil varsayımlara dayanan bu algı tabiki süper marketlerin bölgeden kaçmasında da etkili oluyor. Sonuç olarak, bölgede çoğunlukla fast food yiyecek içecek satan corner store`lar Güney Chicago’daki siyahilerin tek çaresi oluyor. Bir de şöyle bir parantez açalım, Amerika`da otobüs vb. toplu taşıma çok gelişmiş değil, gettolarda da araç sahibi olmak çok yaygın değil. Hal böyle olunca uzak bir mahalledeki süper marketten alışveriş yapmak çok yaygın değil.
Mahalleye Tazelik Getir
Ramazan ayı boyunca bu bölgede çeşitli corner store’ların önünde bölge insanına meyve ve sağlıklı yiyecek tanıtımı yapmıştık. Çok hayret verici biliyorum ama insanların meyveye karşı önyargı var veya bazen sebzelerle ne yapacaklarını bilmiyorlar. Standlarda bazen tarif verdiğimizde oluyordu. İMAN hakkında bir sürü güzel şey söyleyebilirim, ama sevdiğim özelliklerinden bir tanesi kalıcı çözüm için çalışmalarıydı. Çalışmalarında genellikle corner storeları da dahil etmeye çalışıyorlardı, çünkü onlar da mahalleye gelir getiren veya mahallede kalan tek tük esnaftan biri. Onları çözüme dahil etmek adına buralarda sebze ve meyve satışını teşvik ediyor ve buralara ucuz sebze ve meyve sağlıyordu.
Beğenmediğimiz semt pazarları ve manavlar bizim zenginliğimiz
Çok uzun bir girizgahtan ve parantez içre parantezlerden sonra söyleyebilirim ki, oruç ibadetinin hikmetlerinden birinin de yoksulun halinden anlamak olduğunu biliriz. Ramazan ayında gelişmişlik seviyesi çok yüksek olan bir ülkede yemek olmayan çöllerin olması beni yoksulluğun derecelerini farkettirmişti. Oruç tutarak yemeğin kıymetini anlayan biri gibi, yemek olmayan çöllerde çalışmak, gürültü vs sebeplerle beğenmediğimiz semt pazarları ve büyük süpermarketlere tercih ettiğimiz mahalle manavların kıymetini anlamamı sağlamıştı.
* Genellikle yasal ayrımcılıklar kalktığında ayrımcılığın kalktığı düşünülür fakat yapısal ayrımcılıklar yasal ayrımcılıkların ortadan kalmasıyla hemen ortadan kalkmazlar