2020'de öğrendiğim 5 Ders

Nur Sevencan
5 min readDec 27, 2020

--

1) Seçim yaparken fırsatları değil bizi geliştirecek zorlukları (challenge’ları) göz önünde bulundurmak

Birkaç ay önce fikirlerine çok değer verdiğim bir mentörümle konuşurken,ne zamandır kendimi yetersiz hissettiğim bir iş yapmadım, kendimi yetersiz hissettiğim bir iş yapmak istiyorum, demişti. Bu benim için oldukça ufuk açıcı bir yaklaşım oldu. Klasik kişisel gelişim yaklaşımlarında genellikle imposter sendromla mücadele ya da yenme üzerinden ilerleyen yaklaşımlar görürüz. Imposter sendromu davet etme ve hatta ondan beslenme bitmek tükenmez bir merak ve ciddi bir öz yeterlilik gerektiriyor. Olaylara bu perspektifle yaklaşmaya başladığımdan beri iki şeyi yapmaya çalışıyorum: kendimde gerek iş, gerek kişisel gelişimde gelişim alanları (areas of improvement) belirlemek ve bu alanlarımı geliştirmeme yardımcı olacak challenge’lara talip olmak. Yerimizde saymak istemiyorsak, yapacağımız her işte challenge kaçınılmaz. Challenge kaçınılmazsa o zaman belki challenge’lar konusunda seçici olmamız gerekiyor. Bu beni geliştirebilecek bir challenge mı? İhtiyaçlarıma isabet ediyor mu soruları sorulabilir. Bu challenge’ın türüyle ilgili sorular. Bir de challenge’ın şiddeti önemli. Ne kadar challenge olmalı? Cevabı herkese göre değişen bir soru olmakla birlikte, bu konuda Yerkes-Dodson law olarak bilinen stres-performans ilişkisini kavramsallaştırma adına faydalı buluyorum. Challenge, zorlamalı ama tüketmemeli. Fırsat maaliyeti (Opportunity-cost) analizinden ziyade ihtiyaçlar ve challenge’lar yaklaşımı edinmek, 2020'de kendime çıkardığım temel derslerden oldu.

2) Başarı eşit değildir muvaffakiyet

Bu yıl yeni bir podcast’e başladım. İsmi Zor Sorular: Cevabı Google’da olmayan sorular. Bana göre cevabı Google’da olmayan sorular insan tecrübesine dayanan sorular. İlk serinin konusunu da başarısızlık hikayeleri olarak seçmiştim. Bütün konuklarıma başarının tanımını ve başarı bir yemek olsa 3 malzemesinin ne olacağını sordum. Cevaplarından da çok şey öğrendim. Bütün bunları konuşurken aynı zamanda kendi başarı tanımımı da sürekli gözden geçirir halde buldum kendimi. Başarıyı sadece dünyayı değiştirecek bir iş yapmak olarak tanımlamak hiçbir zaman içime sinmedi. Bunda sayısal metriklere bakıldığında başarılı işler yapmış ama insanlara davranış ve muamele olarak üsttenci yaklaşıma sahip pek çok insanla karşılaşmam da etkili oldu sanırım. Bir gün ben de kendimi diğer insanlardan üstün görmeye başlarsam, kendimi başarılı sayacak mıydım gerçekten? Bütün bunları düşünürken sosyal medya trendleri konuşulan bir ortamda, konu muvaffakiyete geldi. Bu daha önce bilmediğim bir kelime değildi, ama idrak etmem o an gerçekleşti sanırım. Muvaffakiyet, vefk kökünden geliyor o da kelime anlamı itibariyle uyum, uygun düşmek anlamına geliyor. Pekiyi neyin uygun düşmesi? Kişinin niyet ve gayretinin, ilahi takdire denk düşmesi. Muvaffakiyetle aynı kökten gelen tevafuk kelimesi de tesadüfün aksine, evrendeki olayların tam da olması gerektiği şekilde ilahi hikmetle vuku bulması demek.

Bir insanın muvaffak olması demek evrende yaratılış sebebine uygun işi yapması demek aynı zamanda. Yani taşların yerine oturması.

Genellikle sayısal metriklerle ölçülen başarının aksine uygunluk durumunu ifade ediyor. Startuplar’ın başarı faktörleri sıralanırken şaşırtıcı bir şekilde “timing” yani zamanlama üst sırayı alır. Çoğu zaman kontrol edilemeyen bu faktör startup’ın çıktığı zamanki öngörülemeyen koşulları ifade etmek için kullanılıyor. Fikrin, o anki dünya düzenindeki ihtiyaçlara denk düşmesi; yani muvaffakiyet. Belki de soruyu yanlış sorduğum için mutmain olacağım bir başarı tanımına ulaşamıyordum. Bazen soruyu değiştirmek gerekir. Muvaffakiyet nedir sorusuna da şu an bir cevabım yok, bu da 2021'in gündemi.

3) Güzel bir hayat için entellektüel/kariyer gelişimiyle şahsiyet gelişimi beraber olmalı

Bu da aslında okuduğumuzda ya da duyduğumuzda “no-brainer” dediğimiz bir şey. Genellikle birçok şey için bu böyledir: yani bilirsiniz ama onu içselleştirmenizi sağlayan bir evraka anı, bir aydınlanma anı olur, kafada ışıkların yanması mevzusu. Ben de sanırım bu İsmet Özel’in youtube’da yüklenmiş olan Kırk Hadis bölümlerinden biriyle oldu. Bölümde şu hadisi inceliyor:

“Müminin işi taaccübe şayandır (hayret vericidir), zira işinin hepsi onun için hayırdır. Bu meziyet mümine mahsustur, zira o sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırdır. Başına bir musibet gelirse sabreder. Bu da onun için hayırdır” (Müslim)

Hayatımızı karakter olgunluğu olmadan hayırlı kılamayacağımız düşüncesine götürüyor. Pekiyi şahsiyet gelişimi nasıl olur? Buna dini bir çerçeveden bakılırsa üç mertebe söz konusu: müslim olmak, mümin olmak ve muhsin olmak. Müslim olmak Allah’ın bizim için seçtiklerinin bizim için en hayırlısı olduğunu kabul etmek. Bu bile başlı başına kolay bir şey değil. Mümin olmak ise bu gerçekle mutmain olmak.

İnsanın başına gelen olumsuz durumlara bu şekilde yaklaşması müthiş bir şahsiyet olgunluğu gerektiriyor.

Eğitim hayatım boyunca akademiye daha yakın biri olarak iş hayatına geçişte zorlandığım noktalardan biri bazı şeyleri kafamda açıklayamamak, kavramsallaştıramamktı sanırım. Şüphe etmenin erdem olarak kabul edildiği bir arkaplandan gelen biri olarak, şüphe etmenin, bilmiyorum demenin zayıflık olarak algılandığı, insanların sürekli kendini öne çıkardığı bir ortamda, nasıl mütevazi olunur sorusu üstüne en çok düşündüğüm sorulardandı. Soruya cevabım hem var hem yok. Yok, çünkü bu söylediğim şey nasıl yapılır bilmiyorum; ama en azından artık kök sebebi üstüne akıl yürütebiliyorum. Şahsiyet gelişiminin en iyi ihtimalle ikinci plana atıldığı, genelde esamesinin okunmadığı bir dünyada yaşamak. Herkes kendi şahsi gelişimini ön plana alsaydı, büyük ihtimalle bu sorular gündemimizde olmazdı. Yani kişilere dayalı bir problem değil, bir sistem problemi. Bu konu da 2021'e taşınan konulardan.

4) Life Hack: Teknik, teknikte süreklilik, hız ve kuvvet

Bu yıl yaptığım şeylerden bir tanesi de tek-çifte kürek çekmeye başlamak oldu. Üniversitede öğrenciyken 8'li olimpik teknede kürek çekmiştim. Kürek takımı okul hayatımda yaptığım en iyi şeylerden biriydi. Saat 04:00 ‘te kalkıp antremana gitme, sonra gelip derse girip gün içinde ikinci antreman yapma gibi çok sıkı bir rutini vardı. 3 yıldır kürek çekmiyor olmama rağmen olimpik teknenin vermiş olduğu öz güvenle bu yıl tekli küreğe başladım. Ne mi oldu? Evet kas hafızamda bir şeyler kalmıştı ama konsept tamamen farklıydı. Yönü tayin eden coxswain(dümenci) yoktu, yönü kendim tayin etmek zorundaydım. Önümde hareketlerini takip edebileceğim kimse yok kendi ritmimi oluşturmak zorundaydım. Bunu yaparken de tekniğim düzgün olmalıydı ki, iki ileri bir geri gitmiş olmayayım. Açıkçası bayağı zorlandım. 8’li tekne alışkanlığı olarak bacaklardan güç alıp, kürekleri hızlı çekmeye çalışıyordum. Yani güç uygulayıp hızlanayım derken, tekniğim bozuluyor ve teknem az ilerliyordu. Bir de Haliç de karışık akıntı olduğundan teknem sürekli yamuluyor sürekli gözümün önünde hedefi tutmam ve engeller için arkamı kontrol etmem gerekiyordu. Kürek serüvenimi düşündüğüm zaman hayatımın geçiş döneminin bir mikrokozmu olduğunu düşündüm. Çıkarımlarım: hedeften gözünü ayırmadan, akıntılara karşı kürek çekmek, bunu yaparken engelleri göz önünde bulundurmak ona göre hareket etmek ve bütün bunları kaliteden ödün vermeden yapmak. Hangi sırayla yapmak gerektiği, nereden başlamak gerektiği hususunda ise bir mentöre, hocaya ihtiyaç var. Kendimi çok yıprattığımı görünce kürek hocam, hızlı çekmeye çalışırken tekniğin bozuluyor ve az ilerliyorsun, dedi. Önce tekniğinin mükemmel olması lazım sonra bunun sürekli olması lazım, sonra hız en son kuvvet.

Kıssadan hisse: dünyayı yeniden keşfetmekle vakit kaybetmemek için mentöre ve kaliteden taviz vermeden ilerlemek için sabra ihtiyaç var. Bu maddeye life hack dedim ama bazen hack’lemek değil sabretmek gerekiyor 🙃

5) Aynı anda özgün ve tutarlı olmak atomu parçalamaktan daha kolay değil

Bu konu gündemime Saadettin Ökten’in Gençlerle Başbaşa podcast’iyle girdi. Bireysel ve toplumsal kimlik konularını ele aldığı ilk bölümlerde, bir toplumun içinde cohesion olması için bireylerin aldığı eğitim ve sosyalizasyonlarının uyumlu olması gerektiğinden bahsediyordu. Gerek eğitim sistemleri, gerek kitle iletişim araçlarıyla kültürün globalleştiği ve daha da önemlisi her şeyin çok hızlı değiştiği dünyamızda tutarlılık ne anlama geliyordu? Özellikle de benim gibi üniversiteyi Amerika’da okumuş biri için bayağı düşündürücü bir konu. Farklı dünya görüşleri ya da medeniyyet tasavvurları görmek karşılaştırma imkanı verdiği için kendi kültürünüze ya da dünya görüşünüze özgün bir yaklaşımla bakma imkanı verebilir; frankeştaynca yaklaşımlar da sergileyebilirsiniz. Bu da 2021'de üzerine düşünmek istediğim konulardan; bu konuda 2020'nin bana kazandırdığı eylemlerimde özgünlük-tutarlılık filtesi eklemek oldu en azından.

2021 niyetleri : bizi geliştirecek güzel tecrübeler, challengelar, doğru soruları sorarak ve doğru kelimelerle düşünce dünyamızı örebilmek, muvaffakiyet, tutarlı ve özgün olmak ve en sonunda da güzel sabırlar.

--

--